
Roma Gezi Rehberi
Tarihi, yemekleri, müzeleri, müze gibi sokakları ve neşeli insanları ile Avrupa’da rüya gibi bir şehir Roma..
Merhaba bu yazımızda Avrupa’nın en turistik kentlerinden biri olan Roma seyahatimizden bahsetmek istiyoruz. Biz Roma’ya 2024 yılının Şubat ayında 4 günlük bir tatil planlayarak gittik ve her gün için hem gezilecek hem de İtalya’nın meşhur lezzetlerini deneyimleyebilecek dolu dolu bir liste hazırlayarak gezimizi gerçekleştirdik.

– ROMA –
Roma rehberimize konaklama, araç kiralama, ulaşım, telefon hattı gibi hayati konular hakkında kısa bir bilgilendirme yaparak başlayacak olursak:
Roma’da Konaklama
Roma’da konaklama sürecinde gezinizi kolaylaştırmak için birden fazla bölge mevcut. Haritada işaretli yerlerden genel olarak lokasyonları görebilirsiniz.

- Özellikle kısa zamanı olanlar için Trevi Çeşmesi, Pantheon, Navona Meydanı, İspanyol Merdivenleri gibi turistik yapıların olduğu merkez noktasını öneriyoruz ancak buradaki otellerin ve Airbnb evlerinin turistik bölge olması nedeni ile diğer bölgelere kıyasla ciddi anlamda pahalı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
- Turistik olmasına rağmen daha sakin ve daha uygun fiyatlı bir bölge arasanız Vatikan’ın etrafını öneriyoruz.
- Özellikle kafe, restoran, bar gibi seçeneklerin yoğun olduğu keyifli bir nokta olarak ise Trastevere’yi öneriririz. Burada çok fazla otel yok ancak kiralık ev konusunda bol bol seçenek sunan bir tercih olacaktır. Olumsuz olarak ulaşım konusunda diğer bölgelere kıyasla daha az seçenek sunan bir yer olduğunu da belirtmek isteriz.
- Ancak hem uygun fiyatlı hem de merkez noktalara ulaşım açısından kolay bir yer olsun derseniz bizim de konakladığımız Termini bölgesini öneririz. Termini bölgesi şehrin biraz daha dışında kalan bir kısım fakat böyle dediğimiz için güvensiz ve boş bir yerin akla gelmesini istemeyiz. Tam tersi gayet yoğun ve daha çok evlerle dolu bir yer. Turistik noktalara giden tramvay ve otobüslerin neredeyse hepsi buradan geçiyor. Özellikle Fiumicino Havaalanı’ndan otelinize gitmek istediğinizde direkt bu bölgeye gelen bir trene havalanının içinden ulaşabiliyorsunuz. Bavullarla tıngır mıngır uzun uzun gezmek istemeyenler için ideal bir nokta diyebiliriz. Biz bu bölgede Airbnb üzerinden ev kiralamayı tercih ettik hem evimizden çok memnun kaldık hem de istediğimiz her saatte her yere rahatlıkla ulaşım sağladık.
Araç Kiralama ve Ulaşım
Araç kiralama konusunda Roma’nın araçla ciddi sinir buhranlarına sebep olacağını gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz. Bunun en büyük sebebi ciddi anlamda kalabalık olan bu şehirde çok sayıda araba olması ve turistik bölgelerin park yeri konusunda çok kısıtlı olması. Ayrıca şehirde genel olarak trafik problemi de yaşanıyor. Bu sebeple araç kiralamak çok da iyi bir fikir değil ama siz yine de kiralamak isterseniz online sitelerden ve havaalanındaki kiralama noktalarından aracınızı kiralayabilirsiniz.
Toplu taşımaya gelecek olursak Roma bu konuda gerçekten gelişmiş bir şehir. Tüm turistik noktalara toplu taşıma ile ulaşım sağlamak mümkün. Tramvay, otobüs, metro gibi çeşitli seçenekleriniz mevcut. Bizim konakladığımız evin hemen önünde durak vardı ve bu duraktan hem otobüs hem de tarmvay geçiyordu. Özellikle Google Haritalar’da gitmek istediğiniz yeri işaretleyerek gitmek istediğiniz yere hangi ulaşım aracının gittiğini, durağını, hat numarasını ve ssatini takip edebilirsiniz. Bindiğinizde gitmek istediğiniz yere kadar durakları da uygulama üzerinden takip ettiğinizde çok kolay bir şekilde ulaşım işini halledebilirsiniz.
Ulaşım kartı ve ücretleri konusuna gelecek olursak Roma’da herhangi bir toplu taşıma kartı almadık. Otobüs ve tramvayların içinde kredi kartınızı okutarak biletinizi alabiliyorsunuz. Çevremizde bilet almadan binen çok kişi vardı fakat biz bilet kontrol görevlisi denk gelirse ceza yemek istemediğimiz için hep bilet aldık. Bazı şeyler biraz şans tabi 😊Bilet fiyatı da 1,5 € idi.
Şehir içi ulaşım harici şehirler arası ulaşım ve havaalanından şehir merkezine ulaşım için treni kullanabilirsiniz. Biz havaalanından Termini’ye ulaşmak için direkt havalanının içinden kalkan trene bindik. Bu tren için duraklara gelmeden önce bilet satın alabileceğiniz makinalar var. Kişi başı 8 € vererek bileti alabilirsiniz. Şehir içi biletlerden farklı olarak bu biletler eski usul kâğıt baskı olarak makinadan çıkıyor. Bileti trenden inmeden sakın çöpe atmayın çünkü trenlerde bilet kontrol işi biraz daha yoğun bir şekilde yapılıyor eğer biletsiz binerseniz yüksek miktarda ceza ödemek zorunda kalabilirsiniz.
Telefon Hattı ve İnternet
İtalya sınırları içinde telefon hattınızı arama yapabilecek şekilde kullanmak isterseniz Türkiye’deki operatörünüzden yurtdışı kullanımlarını açabilirsiniz. Ancak sadece internet kullanmak isterseniz bizim de kullandığımız iki uygulamayı önerebiliriz. Bu uygulamalar Airalo ve Redteago adında e-sim satan uygulamalar. Sitelerde size çeşitli boyutlarda internet paketi sunan e-sim paketleri mevcut. İstediğiniz paketi satın aldıktan sonra telefonunuza nasıl kurabileceğiniz uygulama içinde detaylıca anlatılıyor. Bizim telefonlarımızdan birinde Türkiyedeki operatörümüzün yurtdışı kullanımı açıktı diğerine ise Redteago’dan internet paketi satın almıştık.
Bu uygulamaların her ikisinde de şimdiye kadar sorun yaşamadık fakat fiyat konusunda farklı ülkelerde biri diğerinden daha uygun olabiliyor karşılaştırma yaparak en uygun olanını seçebilirsiniz.
Eğer bunları almak istemezseniz şehrin bazı meydanlarında ve neredeyse tüm kafe, restoran tarzı işletmelerinde internete ulaşmak mümkün.
Roma’da Gezilecek Yerler
İşte şimdi işin eğlenceli kısmı başlıyor. Yazımızın bu kısmında kendi gezdiğimiz sıra ile ilerlemek istiyoruz çünkü biz planlarken birbirine yürüme mesafesinde olan yerleri bir arada sıralayarak ilerlemeyi tercih ettik ve bu işimizi baya kolaylaştırdı.
1-Trevi Çeşmesi
Çoğu turist ve gezgin gibi bizim de ilk durağımız bu görkemli çeşme oldu. Trevi Çeşmesi adından da anlaşılacağı üzere Trevi bölgesinde bulunuyor diğer bir adı ise ‘’Aşk Çeşmesi’’. Fotoğraflarda ortalama boyutlarda görünse de büyük bir çeşme. Şöyle ki Trevi bölgesine adını veren şey Latince’den gelen ve üç sokağın kesişim noktası anlamına gelen ‘’Trivium’’. Buraya ulaşmak için gelebileceğiniz üç sokak var ve sokakların herhangi birinden çıktığınızda klasik İtalyan mimarisi binaların arasında bembeyaz, pırıl pırıl parlayan bu çeşme ile karşılaşıyorsunuz. Gördüğümüz ilk anda gerçekten uzun uzun incelediğimiz ve çok etkilendiğimiz bir güzelliği olduğunu söyleyebiliriz.

Çeşmenin heykellerinde ortada Yunan Mitalojisinde Denizlerin Tanrısı olarak nitelendirilen Posedion ve yanında ise Neptün heykeli ile çeşitli figürleri görmek mümkün.
Biz buraya gitmeden önce yaptığımız araştırmalarda sabah erken saatlerde gittiğinizde fotoğraf çekilmek, çeşmeyi yakından incelemek daha kolay oluyor bilgisini aldığımız için oldukça erken bir saatte gittik fakat o saatte bile ciddi anlamda kalabalıktı. İnsanlar fotoğraf ve video çekmek için etrafta kendilerince sıra oluşturarak çeşmenin çeşitli noktalarından fotoğraf çekmeye çalışıyorlardı. Günün ilerleyen saatlerinde bu bölgeden tekrar geçtiğimizde ise kat kat fazla kalabalık ile karşılaştık o yüzden sabah saatleri tenha olmasa da daha katlanılabilir bir kalabalık var.

Rivayete göre çeşmeye sırtınızı dönüp dilek diledikten sonra sağ omzunuzun üstünden çeşmeye para atmak eğer para havuza girerse dileğinizin gerçek olacağına işaret edermiş. Bu konu hakkında dilek yerine Roma’ya tekrar geleceğinizin işareti diyenler de var. Siz en iyisi ikisi içinde bu ritüeli gerçekleştirin deriz. ( Kur farkından dolayı TL atmak daha karlı olabilir. Sonuçta dileklerin kabul şartında bir para birimi belirtilmemiş 😊)
Çeşmeye ulaşmak için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz fakat çarşamba günü görevliler havuzun suyunu boşaltıp atılan paraları toplayıp çeşmeyi temizliyor bu yüzden eğer o gün giderseniz gördüğünüz yapı bir hayal kırıklığı olabilir.
2- İspanyol Merdivenleri
Trevi Çeşmesi’nin olduğu yerden çıktıktan sonra birbirine yakın konumda gidilebilecek birden fazla seçenek var biz 2.durak olarak burayı seçtik ve yürüyerek 10 dakikada İspanyol Merdivenleri’ne vardık.
İspanyol Merdivenleri Piazza di Spagna’da bulunuyor ve ismini orada bulunan İspanyol Konsolosluğu’ndan alıyor. Özellikle Audrey Hepburn’ün ‘’Roma Tatili’’ filminde dondurma yeme sahnesi ile dikkat çeken bu merdivenlerde maalesef oturmak, yemek yemek gibi tüm aktiviteler yasak. Merdivenlerde oluşan yoğun kalabalığı engellemek amacı ile uzun bir süredir burası polisler tarafından kontrol ediliyor. Eğer oturmaya kalkarsanız polis düdük çala çala gelip sizi uyarıyor. Tabi sadece uyarmakla kalmayıp para cezası da verebileceğini söylemek isteriz.

Bu sebeple merdivenlere geldiğinizde ayakta fotoğrafınızı çektirip yukarı tırmandığınızda üst kısımda bir kilise mevcut dilerseniz onu gezdikten sonra sıradaki durağınıza gidebilirsiniz.

3-Chiesa di Sant’Ignazio di Loyola
Kilisenin adını bu şekilde söylediğimizde çoğu insan için burası neresi acaba sorusunu akla getirmiş olabiliriz bunun yerine İnstagram’daki reelslarda bol bol gördüğümüz para atınca açılan ayna ile tavanını kullanarak fotoğraf çekilebildiğiniz kilise dersek daha tanıdık gelebilir 😊
Şöyle ki biz bu kiliseyi reelslar kısmında gördüğümüzden ibaret sandığımız için denk gelirsek girer bakarız demiştik ve şans eseri Pantheon’a doğru giderken ‘’Aaa burası da neresi acaba?’’ diye girdiğimiz yerin orası olduğunu fark etik.

İçeride erken saatlerde olmamıza rağmen ciddi bir fotoğraf kuyruğu vardı ve biz de meraktan kuyruğa girince şimdi sıramız gelir diye diye 45 dakikamızı o sırada harcamış bulunduk.
Aynanın çalışma mantığını kısaca anlatacak olursak tavana eğimli bir ayna var 1€ ile çalışıyor fakat bizim 50 kuruşlarımız ile 1€ aynı boyutta olduğu için 50 kuruş atmak da bir tercih. (Bunun yapılmaması için 50 kuruş yasaktır diye uyarı resmi bile yapıştırmışlar ama ne yapalım kur farkı diyip attık) Para atılmadan önce buğulu olan ayna para atıldıktan sonra normal bir hal alıyor ve 1 dakika içinde çekebildiğiniz kadar fotoğraf çekiyorsunuz.

Ancak burası sadece bundan ibaret bir kilise değil. İçeriyi gezmeye başladığınızda kilisenin tüm tavanına yayılmış tavan resimleri insanı büyülüyor, içeride çok sayıda heykel ve duvar motifi görmek mümkün. Girişi ücretsiz olan bu kilisede iç kısmı detaylıca gezmenizi kesinlikle öneriyoruz.

4-Pantheon

Roma’nın sembol yapılarından biri olan Pantheon gerçekten fotoğraflarda gördüğümüzden çok daha güzel ve ihtişamlı. Adının anlamı Yunanca “tüm tanrıların tapınağı” ve bu yapı antik çağlardan kalmış dünyanın en iyi korunan binası olarak biliniyor. Michelangelo burası hakkında meleklerin işi olduğunu ve bir insan tasarımı olamayacağını söylemiş. İçerisine girdiğinizde tavanında oculus adı verilen bir pencere bulunuyor ve yapı oradan ışık alarak aydınlanıyor. Başınızı kaldırıp tavana baktığınızda Michelangelo’ya hak vermemek mümkün değil.
Geçen yıla kadar Pantheon girişi ücretsizmiş ancak şu an 17€ ödemek gerekiyor. Sıra beklemek istemezseniz internet üzerinden aynı fiyata bilet alarak hızlıca giriş yapabilirsiniz.

Pantheon’un etrafında İtalya’nın sembol içkilerinden biri olan Aperol Spritz içebileceğiniz çeşitli restoranlar, kafeler bulunuyor. Bizim bu seyahatte en keyif aldığımız şeylerden biri de Pantheon manzarasına karşı güneşli Roma havasında içtiğimiz Spritzlerdi. Pantheon manzarası deyince aklınıza öyle pahalı bir etkinlik olarak yer etmesin çünkü fiyatı 6€ idi ve kesinlikle değer. Yapının önü çeşitli sanatçılar için bir sahne gibi. Biz orada otururken bir hanımefendi opera söylemeye başladı ve çok etkilendik. Farklı saatlerde, günlerde tamamen şans eseri siz de çeşitli sokak müzisyenlerine denk gelebilirsiniz.

Buranın tadını çıkarmak için illa etraftaki kafe veya restoranlarda oturmanıza gerek yok. Pantheonun hemen karşısında bulunan çeşmenin etrafına oturarak hem dinlenebilir hem de keyifle çevreyi inceleyebilirsiniz.
5-Navona Meydanı
İtalyanın meşhur meydanlarından biri de Navona. Buraya da aynı bölgede yürüyerek kısa sürede ulaşabilirsiniz. Meydan geçmişte gladyatör dövüşleri, Rönesans döneminde ise çeşitli sanatsal faaliyetler için kullanılmış bir yer olarak biliniyor. Günümüzde ise hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası.
6-Piazza Venezia
Burası kocaman bir anıt ve nerdeyse tüm toplu taşıma araçları buradan geçiyor. Biz de otobüsle önünden geçerken ne olduğunu çok merak ettik. Vittorio Emanuele Anıtı olarak da bilinen bu yapıyı ücretsiz olarak gezebilirsiniz.
7- Kolezyum
Roma’dan da öte İtalya dendiğinde çoğu insanın aklına gelen sembol yapı Kolezyum.

Kolezyum şimdiye kadar bahsettiğimiz yerlerden farklı bir konumda bulunuyor ve buraya gelmek için toplu taşıma veya herhangi bir araç kullanmak gerekiyor. Özellikle günbatımına yakın gelirseniz hem aydınlık havada hem de gün batımı esnasında Kolezyum’un güzelliğini doya doya izleyebilirsiniz.
Yüzyıllarca gladyatör dövüşlerine sahne olan bu devasa yapıyı dışardan görmek yetmez ben içeri de girmek isterim derseniz internetten veya direkt giriş kapısından biletinizi alıp gezebilirsiniz. Ancak içeriden gördüğümüz görüntü bize dışarısı kadar etkileyici gelmedi o sebeple naçizane bir öneri olarak içeri girmesiniz de olur diyebiliriz.
Kolezyumu rahatlıkla izlemek ve fotoğraf çekmek için karşısında ağaçlık alan gibi duran bir yol göreceksiniz o yolu takip ettiğinizde harika bir manzara karşınıza çıkacak. İşte o nokta çoğu Kolezyum fotoğrafını gördüğümüz açıyı oluşturan yer.
Bu bölgede ‘’Roma Forumu’’ olarak bilinen bir açık hava müzesi de bulunuyor fakat biz rehberimiz olmadan buradan yeterli verimi alamayacağımızı düşündüğümüz ve Kolezyum’da günbatımını da kaçırmak istemediğimiz için girmeyi tercih etmedik.
Bu kısıma kadar okuduğunuz tüm etkinlikler bizim bir günümüzü aldı. İkinci günümüzü ise Vatikan bölgesine ayırdık. Şimdi o kısma geçiyoruz.
8- Vatikan
Ah Vatikan aaaah sen bize ne yaptın, döndüğümüzden beri aklımızdan çıkmadın bir türlü.
Vatikan Roma’nın içinde ayrı bir ülke. Hatta dünyadaki bağımsız en küçük ülke olma ünvanını taşıyan bir yer. Papa yönetiminde kendine ait bayrağı, kuralları olan teokratik yönetimli bu ülke bizi her şeyiyle çok etkiledi.
Detaylara gelecek olursak biz öncelikle Vatikan gezimize Vatikan Müzesi ile başladık ama bu noktada inanılmaz bir acemiliğimiz oldu. Şöyle ki buraya girmek için bilet almanız gerekiyor ve bileti internetten aldığınız takdirde herhangi bir sıra beklemeden hızlıca içeri girerek gezmeye başlayabiliyorsunuz. Ancak internette satılan bu biletler Vatikan kapısında alabileceğiniz bilete kıyasla daha pahalı. Biz de erkenden gidersek ucuza gireriz çok da sıra beklemeyiz sanarak sabahın kör saati sıraya dizildik.
Önümüzde çok sıra yoktu fakat biletsizleri o kadar yavaş bir şekilde içeri alıyorlardı ki Roma’nın sabah ayazında maalesef 2 saatten fazla sıra beklemek durumunda kaldık. Biz ettik siz etmeyin önceden biletinizi mutlaka alın.
İçeri girdiğimizde o kadar güzel şeylerle karşılaştık ki kapıda geçen kan, ter, gözyaşı dolu 2 saati bir anda unuttuk. Öncelikle girişte gişelerin olduğu yerden size neyin nerde olduğunu gösteren haritayı ücretsiz olarak almayı unutmamanızı öneririz. Bu harita içinde belli başlı eserlerin nerede olduğunu ve genel anlamda nerede olduğunuzu görebilirsiniz hem de elinizde güzel bir hatıra olarak kalır.

Vatikan müzesi kendi başına ayrı bir dünya diyebiliriz. Çok sayıda heykel, tablo, tavan resimleri, devasa dokuma kilimler, rengarenk duvarları ile sizi büyülüyor. Gezerken nereye bakacağımızı şaşırdığımız çok fazla an oldu. Özellikle Sistine Şapeli’nin tavanını izlerken dışarı çıkasımız gelmedi. Bu yüzden buraya kesinlikle gidilmesi gerektiğini çok içten bir şekilde söyleyebiliriz.
Müzeyi gezmeden önce detaylı görmek istediğiniz eserleri belirleyip, internetten veya haritadan müzenin neresinde olduğuna bakarak girerseniz çok iyi olur çünkü onca eser arasında bazı şeyler eksik kalabiliyor ve bir yerden çıktığınızda aklınıza şunu da görseydim diye bir fikir gelirse geri dönmek istediğinizde güvenlik görevlileri geri gitmenize izin vermiyor.


Müzeden çıktıktan sonra Papa’nın evinin olduğu Vatikan şehir merkezine gitmek için zıt yönde 10 dakika kadar yürümeniz gerekiyor.

9-Castel sant’ Angelo
Bu yapı 100’lü yıllarda yapılmış bir kale. Zamanında Papa’ya ev de olmuş, hapishane olarak da kullanılmış. Vatikana çok yakın olduğu için gizli geçit ile Papa’nın tehlikeli bir durumda kaçabilmesi için kullanılacağı iddia ediliyor. Ama biz geçit falan bulamadık varsa yetkililer bilir siz de bakarak olun denk gelir belki. Küçük bir ek bilgi olarak Osmanlı’ya yükselme döneminde duraklama yaşatan Cem Sultan da burada hapis yatmış. Girişi ücretli ama Vatikan Müzesi’ne online bilet aldığınızda çoğunlukla pakete burası da dahil edilmiş oluyor.
10-Trastevere
Ve son durağımız Trastevere…
Burası bizim Roma’da kaldığımız sürede neredeyse her akşam gelip yemek yemeyi tercih ettiğimiz daha çok yeme içme konusunda çeşitlilik sunan bir yer. Fakat burayı sadece bu şekilde görmek yanlış olur.
Trastevere mutlaka gündüz saatlerinde aydınlık havada görülmeli. Buraya geldiğinizde sarılı, turunculu güzel binalar arasında, sokaklarda bol bol yürümenizi tavsiye ederiz.

İşte bizim Roma seyahatimizin gezme kısmı bu şekildeydi. Biz 4 günün bir gününü hızlı bir Floransa turuna ayırdığımız için aslında bahsettiğimiz yerleri 3 gün içinde gezdik. Sizin de kısıtlı zamanınız varsa bizim yaptığımız gibi bir rota çizerek rahatlıkla gezebilirsiniz.
Keyifli geziler dileriz.
Roma’dan sevgilerle..